30 Ekim 2001 Salı

Vatanı kurtarmak

Bu günlerde kiminle konuşsam yeni bir siyasi hareket başlatmaktan bahsediyor veya yeni bir siyasi hareket başlatmaktan bahseden birilerinden bahsediyor.

Tahmininizden çok ama çok insan, iflas etmiş bu siyasi yapının yerine koymak için yeni bir yapı arayışında. Bu belki de Türkiye'de ilk defa oluyor. Bu "arayıcılar" siyaset sahnesinde görmeye alıştığımız tiplerden değil. Genç, kentli, iyi eğitim görmüş, deneyimli, belirli bir gelir düzeyini yakalamış, dünyayı tanıyan insanlar olmalarının dışında çok ama çok önemli bir özellikleri var: Başarılı bir kariyer geçmişi. Bulundukları yere adım adım yükselerek, başararak gelmişler. Aralarında bankacılar, iş adamları, ünlü kişiler var.

İşte onların tespitleri:

Siyaset kilitlenmiştir: Siyasi partiler Türkiye'nin sürekliliğini ve kalkınmasını sağlamak yerine, kendi varlıklarını sürdürmeye ve menfaatlerini gözetmeye fazlasıyla odaklanmışlardır.

Bürokrasi kilitlenmiştir: Bürokrasi siyasete hizmet etmek üzere kenetlenmiştir ve profesyonel bir zihniyeti oturtamamıştır.

Kamu sektörü kilitlenmiştir: Kamu sektörü misyonunu yitirmiştir. Rekabetçi ve verimli kurumların işletilebilmesini sağlayamamaktadır.

Hukuk kilitlenmiştir: Hukukun üstünlüğünü uygulama yerine başka öncelikler doğrultusunda, güçlünün lehinde hizmet vermektedir. Mekanizmaları ve altyapısı çağdışı kalmıştır.

Sivil toplum kilitlenmiştir: Sivil toplum hakkını arayamayan, kamu çıkarını tanımlayamayan ve ülke menfaati bilincini geliştiremeyen pasif bir kitle halindedir.

Özel sektör kilitlenmiştir: Özel sektör kendi ayakları üzerinde durmayı beceremeyen, kamunun uzantısı gibi çalışan ve uluslararası rekabet ortamına uyamayan bir durumdadır.

Ülkenin refah motoru olması gereken özel sektör, ucuz sermayeye, eğitilmiş iş gücüne, rekabet savaşında avantaj sağlayacak teşviklere sahip değildir. Rekabet gücünü ortadan kaldıran bürokrasi ve düzenlemeler, vergi yükü ve pahalı girdilerin baskısı altında ezilmektedir, bu sorunlarının çözümü için bilinçli bir uğraş vermemektedir. Kendini kurtarıcı eylemler ve yakarış içindedir. Siyaset, bürokrasi ve kamu sektörünün mevcut durumuna karşı bilfiil eylem içine girmediği ve kalıcı çözüme gitmediği müddetçe yok olacağının bilincinde değildir.

Bu tespitler doğru. Değişiklik şart. Ama bugün sistem tamamen ondan yararlananların kontrolu altındadır. Rüşvet, yolsuzluk ve baskı üzerine kurulu olan sistemin güçlü bekçileri vardır. Kriz, kurulu düzenden zengin olanların kaynaklarını kurutmaya başladı. Ama hâlâ dağıtılacak parsa var. Tümümüzün kanını kurutmadan ellerini çekmeyecekler.

Türkiye'yi ileri götürmek isteyenler, kontrolü Türkiye'yi batıranların elinden nasıl alacak?

Arayıcıların en büyük dezavantajı, vatan kurtarmanın "full time" bir iş olduğunu anlamamaları. Her şeyi bırakıp İstanbul'dan Samsun'a doğru, çürük bir gemiyle yola koyulmak istemiyorlar. Belki o gün de gelecek.

EN ÇOK OKUNANLAR