12 Mayıs 2001 Cumartesi

Matematik sıfır!

Hiç rahat yok mu? Elektronik postamı açıyorum, içinden bir mektup çıkıyor:

"Sevgili Kardeşim,

Edebiyat notu : On

Analiz kabiliyeti : On

Sentez kabiliyeti : Süper On

Matematik : Sıfır

Sevgilerimle,

İshak Alaton

N. B. 36 milyar doların yüzde on beşi 5.4 milyar dolar eder."

Bir an acaba Alarko adlı şirketin iki ortağından biri olan dostum Alaton keçileri mi kaçırdı diye düşünüyorum. Sonra jeton düşüyor. Matematik sıfır tabii: 36 milyar doların yüzde on beşi 5.4 milyar dolar eder. O dünkü yazımdan bahsediyor.

Ne demiş o günkü yazısında Metin Münir kardeşimiz, o gazetecilerin Albert Einstein'ı?

Demiş ki:

Türkiye'de devlet satın alma ve ihalelerine her yıl harcanan 36 milyar dolarlık paranın %5'i rutin şekilde rüşvet olarak alınıyor.

"Otuz altı milyar doların %15'i ne kadar yapar biliyor musunuz? 2.4 milyar dolar. Bu para ile tanesini, cömertçe 1.000 dolardan hesaplayacak olursak (%15 rüşvet dahil), 2.400.000 bilgisayar alınabilir. Türkiye'de 6 milyon aile olduğunu hesaplayacak olursak, kabaca iki yıllık rüşvet gideri ile Türkiye'deki bütün evlere birer tane bilgisayar konabilir."

Vay canına! 36 milyar doların yüzde on beşi 2.4 değil 5.4 milyar dolar ettiğine göre iki değil, bir yıllık rüşvet parası ile Türkiye'deki bütün evlere birer tane bilgisayar konabilir nerdeyse. Ama rüşvet sadece 36 milyar doların %15'i ile kısıtlı değil ki. Daha da çok. O zaman bir yıllık rüşvet parası ile sadece Türkiye'nin değil Suriye, Azerbaycan, Dağlık Karabağ ve Gürcistan'ın bazı illerindeki bütün hanelere bilgisayar koyabiliriz!

Her öğrencinin hayali!

Vay anasını!

Sene sanıyorum, 1967 falan. Her sınavda sıfır almamdan bıkan matematik öğretmenim İradiyagonnu bir gün sınıf boşalırken beni yanına çağırıyor.

"Seninle bir anlaşma yapalım," diyor. "Sen en arka sırada oturup hiç sesini çıkarmayacaksın. Ben de bundan sonra seni sınava çekmeyeceğim. Yıl sonunda da sana 3.5 vereceğim (10 üzerinden). Ne diyorsun?"

Bir an düşünüyorum. "Anlaştık," diyorum. "Ama kimya ve fizik hocalarını da bu anlaşmaya dahil edebilir miyiz?"

"Elimden geleni yapacağım," diyor.

Bir sonraki matematik dersinde en arka sıraya çekilip Dostoyevski'mi sıranın altından değil üstünden okumaya başlıyorum. Dersten çıkarken İradiyagonnu "onlar da tamam" diye fısıldıyor.

İşte böyle İshak Bey, sınıfı nasıl geçtin diye soruyorsanız... Bizim okulda biz, ortalama ile sınıf geçiyorduk. İngilizce, edebiyat ve tarihten aldığım notlarla arayı kapattım.

EN ÇOK OKUNANLAR