19 Mayıs 2001 Cumartesi

Kim bu Türkler'i rezil eden Türkler

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 10 Mayıs'ta Türkiye'yi Kıbrıs'ta 14 değişik konuda insan haklarını ihlâl etmek suçundan mahkum etti.

Kararlar Kıbrıs Rum Yönetimi'nin başvurusu üzerine alındı. Rumlar Türkiye'yi 1974 Barış Harekâtında ve ardından geçen 25 yıl içerisinde, birçok değişik konuda Ada'da, Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu'nu çiğnemekle, yani insan haklarına saygılı davranmamakla suçladı. Mahkeme iddiaların çoğunu haklı buldu; bir tanesinde "insanlık dışı davranış" ile suçlandık. Bazı davalar ise reddedildi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 1959'da Fransa'nın Strasbourg kentinde kuruldu ve 1998'de sürekli hale getirildi. Görevi insan hakları ihlâllerini yargılamaktır. Türkiye bu mahkemenin hem üyesi hem de en büyük müşterilerinden biridir. Eğer değişmezsek, ki buna dair hiç bir emare görünmemektedir, bu mahkemede aleyhimize alınan ve çığ gibi büyüyen kararlar, başımıza büyük dertler açmaya namzettir.

Rumlar'ın haklı bulunan (ve bu yazının konusunu teşkil eden) davalarının bir çoğu Karpaz Yarımadası'nda yaşayan Rumlar'a yapılan muamele ile igilidir.

Karpaz Yarımadası, adanın tava sapı gibi Türkiye'ye uzanan bölümdür. Ağustos 1974'te Türk askerleri Lefkoşa'nın doğusundan ilerleyip Magosa ve onun modern bölümü olan Maraş bölgesini zaptettiğinde, binlerce Rum Karpaz'ın fköylerinde mahsur kaldı. Silahların susmasının ardından kuzeydeki Rumlar güneye, güneydeki Türkler kuzeye geçti. Ancak Karpaz Rumlar'ı bu mübadelenin dışında tutuldu.

Fakat yönetim Rumlar'ın Karpaz'ı terketmesini istiyordu. Bu yüzden onlara iyi davranmadı. Rumlar'ın hayatlarını zindan edecek önlemler uygulandı. Taciz edildiler. Tarlalarını ekemediler. Gönüllerince kiliselerine gidemediler. İlkokulda okutulmak üzere yollanan kitaplar sansür edildi. Ölenlerin malları çocuklarına miras olarak bırakılmadı. Güneye gidip geri dönmeyenlerin mallarına el kondu.

Nüfus yavaş yavaş azaldı. Geride çoğunluğu ihtiyar olan ve sayıları gittikçe azalan bir avuç insan kaldı.

Özetlemek gerekirse, Rumlar'ın 1974 Barış Harekâtı'ndan önce bize reva gördüklerinin bir benzerini biz onlara reva gördük.

Kim dizayn etti 65 milyon Türk'ü rezil eden bu politikayı, bir avuç silahsız ve zararsız Rum'a karşı? Orada yapılanlar karşılığında elde edilen toprak, bu toprakla beraber gelen kötü nama değer mi?

Başka halkları insanlık dışı muamelelerden korumak üzere Bosna'ya, Somali'ye asker gönderirken kendilerini insafımıza terkeden bu sivillere neden uygarca davranamadık? Yüzbinlerce Irak Kürtü'ne gösterilen yumuşak konukseverlik neden Karpaz Rumları'na gösterilmedi?

Mahkemenin kararını okurken yüzüm kızardı.

Sonunda alınmak istenen sonuç ne olursa olsun, kimsenin Türkler'i dünyaya barbar gibi göstermeye, rezil etmeye hakkı yoktur.

Biraz yumuşaklık lütfen. Savaş sona ereli 27 yıl oldu.

EN ÇOK OKUNANLAR