24 Mart 2001 Cumartesi

Esasında yalnız değiliz

Yabancı dergileri ve gazeteleri okuyunca farkına varıyorsunuz.

Endonezya, Malezya, Bolivya, Arjantin gibi birçok kalkınmakta olan ülke Türkiye'nin koşullarına çok benzer durumda, benzer ekonomik sorunlarla boğuşuyorlar. Ve benzer bir şekilde başarısızlığa uğruyorlar.

Üçüncü dünyanın çamurlu yollarında yere yuvarlanmış, doğrulmaya çalışan, kısa bir süre ayakta durduktan sonra tekrar yüzüstü giden bir berduş gibi, bir türlü kendini toparlayamayan ülkeler.

Neden? Sorunlar ve çözüm yolları biliniyor. Buna rağmen sorunlar çözülemiyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) geliyor, kısa bir süre durum düzelir gibi oluyor sonra aniden krizler patlak veriyor ve start noktasına geri dönülüyor.

Neden? Çünkü hükümetler, öyle görünmemeye büyük gayret sarfetmekle birlikte, durumu değiştirmeye yatkın değil. Çünkü, siyasi partiler, örgütleri, onları destekleyenler; eş, dost ve ahbaplar mevcut durumdan memnun.

Çark siyasileri besliyor, siyasiler de çarkı. Siyasiler bu çarkı değiştiremez çünkü çark değişince onlar da değişecek. Sonunda çark onu yaratan ve yaşatanların tümünden daha güçlü.

Çarktan yararlananlarla yararlanmayanların durdukları yer aynı değil. Ekonomi ve insanların çoğu için durum kötü ama siyasiler ve onlara yakın olanlar için çok iyi. İyi olan bir durumu niye değiştirsinler ki? Amerikalıların dediği gibi, "If it ain't broke don't fix it," ya da "bozuk değilse tamire ne lüzum var."

Her şey o kadar ihmal edilmiş, çürümüş ve çökmüş ki en iyi adamlar ve en iyi niyetli çabalarla bile durumu düzeltmek için on yıllara ihtiyaç var.

Kalkınmış ülkelerle kalkınmaya çalışanlar arasındaki en büyük fark ahlak farkıdır.

Uzakdoğu'da 1997 yılında meydana gelen kriz bunu açıkça ortaya koydu. Singapur ile Hong Kong, krizden etkilenmedi bile. Bölgedeki en ahlaklı, yani hukuk üstünlüğünün en geçerli olduğu ülkeler onlardır. Malezya ve Endonezya hâlâ krizin etkisinde. Bunlar rüşvet, yolsuzluk ve despotizmin en yaygın olduğu ülkelerdir. Bunların arasında kalan Güney Kore'nin ekonomik iyileşmesi de bu iki grup arasında yer alıyor.

Nedir bundan çıkan ders?

Ahmet Necdet Sezer ve Kemal Derviş gibi adamları iyi koruyun. Sezer ve Derviş bu çarka ait değildirler. Onları oraya getirenler geçmişi, onlar geleceği temsil ediyorlar. Onların ideallerini hayata geçirecek bir siyasi altyapı kurmaya yardımcı olmaya çalışın. Aksi takdirde çocuklarınızın hayatı sizinkinden pek farklı olmayacak.

Çocuklarınızın ve belki de çocuklarınızın çocuklarının çocuklarının.

EN ÇOK OKUNANLAR