2 Haziran 2001 Cumartesi

Demokrasilerde fare tükenmez

Yerde uzanmış gazeteleri karıştırıyorum. Radikal Gazetesi'nde Neşe Düzel'in, ceza hukukçusu Profesör Köksal Bayraktar ile yaptığı söyleşiyi okuyorum. Türkiye'deki hukuk düzeninin ne kadar ilik donduran bir korkunçlukta olduğunu konuşuyorlar. Türkiye hukuk konusunda Avrupa Birliği yolunun neresinde? Başlangıç noktasında bile değil. Böyle hukuk sistemine sahip bir ülke, çağdaş demokrasiyi gerçekleştirebilir mi? Hayır, mümkün değil. Hukuk (Savcı Talat Şalk'ınki gibi) davranışları ve açıklamaları kaldırabilir mi? Hayır kaldıramaz. Gelişmiş ülkelerde DGM var mı? Hayır yok.

Böylece uzayıp gidiyor.

Sonra yabancı gazetelere bakıyorum. Alcatel (Fransız) ile Lucent (Amerikan) 17 milyar dolarlık bir transatlantik telekom şirketi yaratmak üzere birleşme görüşmelerine başladı. ABD Hazine Bakanı Paul O'Neill, şirketlerin ödediği vergiyi kaldırmayı planlıyor. Suudi Arabistan'ın 40 milyar dolarlık gaz projelerini sekiz batılı şirket paylaştı.

Özgürlüklerine, olanaklarına ve hayal gücünün genişliğine yabancı olduğumuz bir dünya var dışarıda. Oralardan ne kadar ilkel ve zavallı göründüğümüzü size anlatmak bile istemiyorum.

Merak ediyorum. Neden Türkiye'de hiç kimse değişim ve ilerleme ateşi ile yanmıyor?

Ay başını getiremeyen milyonlarca insan. Kalitesiz okullar, hastaneler, yollar, mahkemeler, karakollar, devlet hizmeti. Zehir saçan belediye otobüsleri, tıkalı dar yollar, kirli hava, fiyat etiketleri her gün değişen yiyecek maddeleri, yanmayan sokak lambaları. Bitmez tükenmez sıkıyönetimler. Her gece sokak köpeklerinin havlamalarından uyayamayan milyonlarca insan. Üzerine askeri uçaklar yağan topraklar. Girişimi boğan ve ülkeyi yatırım cehennemine çeviren; dürüstlüğü, sağlamak yerine imkânsızlaştıran yasalar.

Herkes bu hayattan memnun mu? Yoksa bu kalitesiz hayatın değişmesinin mümkün olmadığı mı sanılıyor? Her ülkede futbol maçlarından sonra havaya ateş ediliyor ve kornalar çalınıyor, mu sanılıyor?

Kedi gibi yaşamak varken neden fare gibi yaşıyorsunuz?

Mucize beklediğiniz için mi kılınız kıpırdatmıyorsunuz?

Size mucizenin %9'unun alın teri olduğunu söylemediler mi?

Gemileri karadan yüzdürenler nerde?

Rönesans, Reformasyon, Aydınlanma, Endüstri Devrimi, Enformasyon Teknolojisi. On yedi, On sekiz, On dokuz ve Yirminci yüzyılın bütün akımlarını usta bir tenis oyuncusu gibi geri çeviren bir ülke.

Nal toplamaktan sıkılmadınız mı?

Canınız birşeyler keşfetmek istemiyor mu? Yirmi birinci yüzyılın en büyük düşünürü olmayı düşünmüyor musunuz? Bir Nobel ödülüne ne diyorsunuz? Formula 1 yarışlarında birinci olmak istemiyor musunuz? Taklamakan Çölü'nü bisikletle ilk geçen siz olmayacak mısınız? Kâinatın var oluşunu izah eden bir teoriye adınızı vermeye ne diyorsunuz?

Böylece uzayıp gidiyor.

EN ÇOK OKUNANLAR